"Şu anda yarının artık bugün olduğu gerçeğiyle karşı karşıyayız. Çok geç kalmış olmak diye bir şey vardır. Sayısız uygarlığın beyazlamış kemikleri üzerinde şu acıklı sözler yazılı: Çok geç, harekete geçmezsek, merhameti olmadan güce ahlağı olmadan kudrete, kavrayışı olmadan kuvvete sahip olanlar için ayrılmış karanlık zaman koridorlarına sürükleneceğimiz kesin."
M. Luther KING.
Thursday, March 15, 2007
Friday, March 02, 2007
NEYDİ!!
Dün lve'yi beklerken, taksim metro girişinin oradaki banklarda oturdum, müzik (cocorosie good friday) eşliğinde, yanımad bir kızceğiz kendi hallerimizde iki iş yorgunuyduk işte. ardından abartılı makyajıyla ve sapsarı saçlarıyla sonradan yaşının 26 olduğunu öğrendiğim ipek (gökhan) isimli şahıs iki iş yorgunu birbirini tanımaz kadının arasına hayat yorgunu olan bir üçncü olarak oturuverdi, rahatsız olmadım olmam da, benim varlığım nasıl bir rahatsızlık değilse onunki de öyle olmalı, ben hep böle düşünürüm nesin ki (neyim) hakir göreceksin, hani şu tasavvuf ehli gibi, topraktan beslenen halk ozanları gibi vs vs, hani şu "mevlam kanat vermiş uçamıyorsun" gibi neyse, dağıldı. insan ne düşünüyorsa nasıl bakıyorsa verdiği elektrik mi cereyan mı ne boksa öle oluyor, çocuk benimle konuşmak istiyor, dedim ya rahatsız olmam ama tedirgin olmadım da değil, çnkü iyi niyet cehenneme yol döşer kendini de onun içine atıverir farketmeden, neyse hasta olduğunu söledi ben aldım buna ilaç verdim, bozuk para istedi verdim, ama bunalrı isterken şunu biliyordum o konuşmak istiyor, birileriyle ve belki hemcinsi gibi gördüğü birine bişiler anlatmak, o kadar iletişimsizler ki aslında, suç onların da değil, korkar olduk sağımızdakinden, solumuzda göğsümüzün altında sakladığımız da kayıtdışı bırakmışız, hep bana derken yetri kadar çalışamadığı için işlevsiz kalmaya başlamış ve belki de yavaş yavaş küfleniyomudur nedir, of yazarken sıkıldım bunu yazmaktan ama yazılası olan şuydu, önyargılarımız kaygılarımız, ezebileceğimizi ne olduğuna bakmadan ezme fütursuzluğu, dünymız merkezimiz ve biz! hayatlarını kuramyanlar, tutunamayanlar, ölümün eceline varamayanlar var bir de dışarıda...
neye sevineceğiz, neye boşvereceğiz, ne zamana kadar çıkamayacağız sırçaköşklermizden....
dedimya sıkıldım yazarken, anlamı da yok zaten... çünkü benim için anlamı olan acının başkaları için neden bir anlmı olsun ki, ama benim canım acıdı dün akşam..
bir de sölemeden geçemeyeceğim tanrı bizleri malların gazabından korusun, hanzoların salyalarından korusun, çünkü onunla konuşurken bir sürü insanın tuhaf bakışları, "nasıl olur " içsesleri ve en trajik olanı da neyseeeeeeeee.........
A M İ N
neye sevineceğiz, neye boşvereceğiz, ne zamana kadar çıkamayacağız sırçaköşklermizden....
dedimya sıkıldım yazarken, anlamı da yok zaten... çünkü benim için anlamı olan acının başkaları için neden bir anlmı olsun ki, ama benim canım acıdı dün akşam..
bir de sölemeden geçemeyeceğim tanrı bizleri malların gazabından korusun, hanzoların salyalarından korusun, çünkü onunla konuşurken bir sürü insanın tuhaf bakışları, "nasıl olur " içsesleri ve en trajik olanı da neyseeeeeeeee.........
A M İ N
Subscribe to:
Posts (Atom)