Monday, August 25, 2008

Entrika

Ah nasılda geçiyor zaman

Yeni ölmüş birinin üstünü örtercesine narin

Heryerde akşamüstleri bir gül gibi kopartılabilir

Polisle tartışan kadının arasına bayılan deniz

Neden her denizin bir de annesi olmasın

Bir elin bir elden hamile kalması denli zengin

Ve Taksim'den Beşiktaş dolmuşuna binen sardunya

Her adam adını bir yerlerde düşürebilir

Bu şiir yazıldığı gibi okunmalı

Bu hayat bilindiği gibi yaşanacaksa

Yani hüzün dediğim yalnızca bir küfürdür

Ve küfür bir karanfilin ağzına ne kadar yakışırsa

Kalın kırmızı bir çizgi çekin aşkın altına

Bakışların altına, ihanetlerin, intiharların da

Sonra karşılarına geçip şaşırın biraz

Yani uçuruma yuvarlanan kamyona koşan köylü çocuklar

Direksiyonun başında bir palyaço bulunca nasıl nar gibi şaşırsa

Ah nasılda geçiyor zaman

Nefes nefese doğan sevdaya rağmen

Keşke bir şeyler keşfetseydik diyor insan


Ve mezarlık yoluna sapıyor hemen

Ben bütün bir gece uyumadan ölebilirim

Herhangi biri bütün bir gece ağlayabilir

Unutturabilir saydam bir renk eski bir sevgiliyi

Ve bir camın patlayarak kırılması

Eski bir sevgiliyi birdenbire

Hatta acımasızca hatırlatabilir

Yani sevgili dediğim yalnızca bir fıkradır

Hem insan bir fıkraya daha ne kadar gülebilir


Küçük İskender

No comments: