Wednesday, December 20, 2006

.... .....


O kadar da onemli degildir birakip gitmeler,
arkalarinda doldurulmasi mumkun olmayan bosluklar birakilmasaydi eger.

Dayanilmasi o kadar da zor degildir,
buyuk ayriliklar bile, en guzel yerde baslatilsaydi eger.

Utanilacak bir sey degildir aglamak,
yurekten suzulup geliyorsa gozyasi eger.

Yuz kizartici bir suc degildir hirsizlik,
Calinan birinin kalbiyse eger.

Korkulacak bir yani yoktur asklarin,
insan butun derilerden soyunabilseydi eger.

O kadar da yurek burkmazdi alisilmis bir ses,
hicbir zaman duyulmasaydi eger.

Daha cabuk unuturdu belki su sizdirmayan sarilmalar,
kara sevdayla sarip sarmalanmasalardi eger.

Belirsizlige yelken acardi iri ela gozler zamanla,
Oylesine delice bakmasalardi eger.

Cabuk unutulurdu islak bir opucugun yakici tadi belki de,
kalp, gogus kafesine o kadar yuklenmeseydi eger.

Yerini baska seyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylasilmasaydi eger.

Duslere bile kar yagmazdi hicbir zaman,
meydan savaslarinda korkular, aski agir yaralamasaydi eger.

Su gibi akip gecerdi hic gecmeyecekmis gibi duran zaman,
beklemeye degecek olan gelecekse sonunda eger.

O buyuk, o gorkemli son, olum bile anlamini yitirirdi,
yasanilasi her sey yasanmis olsaydi eger.

O kadar da cekilmez olmazdi yalnizliklar,
son umut isigi da sonmemis olsaydi eger.

Bu kadar da isitmazdi belki de bahar gunesleri,
her kaybedisin ardindan hayat yeniden baslamasaydi eger.

Kahvaltidan da once sigaraya sarilmak sart olmazdi belki de,
dev bir ozlem dalgasi meydan okumasaydi eger.

Anilarda kalirdi belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eger.

Uykusuzluklar yikip gecmezdi, kisacik kestirmelerin ardindan,
dokunulasi ipekten bir o kadar uzakta olmasaydi eger.

Issiz bir yuva bile cennete donusebilirdi belki de,
sicak bir gulusle isitilsaydi eger.

Yoksul dusmezdi yillanmis sarap tadindaki siirler boylesine,
kulagina okunacak biri olsaydi eger.

Inanmak mumkun olmazdi her askin bagrinda bir ayrilik gizlendigine
belki de, kartvizitinde "onca ayriligin birinci dereceden failidir"
denmeseydi eger.

Gercekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payini almasaydi eger.

Issizliga teslim olmazdi sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amacsiz
gezintilerle avunmaya kalkmamis olsaydin eger.

Sen gittikten sonra yalniz kalacagim.
Yalniz kalmaktan korkmuyorum da, ya canim ellerini tutmak isterse...
Evet Sevgili,
Kim ozlerdi avuc iclerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince
parmaklarina, mazilerinde gorkemli bir yasanmisliga taniklik etmis
olmasalardi eger!!

CAN YÜCEL!!!

5 comments:

nu'n said...

ahanda bu da "sanal sanılara / sanrılara" kapak olsun sibom.

uNut said...

ya sipo bi sktr git ya...ne şimdi bu gece gece...beğendin mi yaptıını...

su said...

evet
beendimmmmmm hem de çok

Anonymous said...

Eğer bu Ümit Yaşar Oğuzcan kokan şiir Can Yücel'e ait ise ve ispatı varsa soyadımdan bir harf atacağım :) Belki yanılıyorum, umarım yanılıyorum ama bu Can Yücel'in şiiri olamaz, çünkü çok ama çok kötü. Acaba rahmetli olmaya yakınken mi yazmışdır diyorum, yok, aklım almıyor, N'ayır, N'olamaz diyerek susmayı ve gözyaşlarımı içime akıtmayı tercih ediyorum:)))
KENARSÜSÜ.

su said...

merhaba adı anıonim kendi bilinen kişü direk de yazılmıyo k, yokdsa can atıyorum aını ve soyadını yazmaya ki meraktandır hangi harfi atacağın, avaş mı olacak yoksa .ava mı, sevgiler saygılar,