Friday, December 09, 2005

doğmuş çocuğa mektup


  Tatlı Duru'm 
  Her şeyin dijitalleştiği bir ortamda yaşamaya çalışıyoruz biz 
büyükler:) Yaşamımızı kolaylaştırdığına inandığımız gibi 
kocaman bir yanılsama ortamı, ne kadar tembelleştiğimizin, ne kadar 
asosyalleştiğimizin farkında olmadan tüm nimetleri iliklerimize kadar 
tek nefeste çekiyoruz, elimize kalan kocaman bir hiç.. Neyse bizim kuşak 
biraz daha hafifletilmişine maruz kaldı ama sizin kuşağı tasavvur bile 
edemiyorum... Bu teyze ne anlatıyor böyle aslında çok basit ve sade bir 
istekten yola çıkarak karmakarışık bir denkleme dönüştürdüm bu ne 
derece başarılı olabilecek mektup girişimimi bilmeden. Anlamayabilirsin 
yazdıklarımın tek kelimesini bile işte bu noktada tüm olgunluğunla 
kabul etmelisin ki teyzenin kafası çok karışık:) Nerden ve nasıl yola 
çıktım ordan başlayayım, bugün Çerkezköyden döndüm ve bu dönüş 
yolculuğu kısmen donmamla netice buldu. Buzlarım yeni yeni 
çözülüyorken aynaya baktım ki  kaşımdaki ve gözümün üstündeki
 masum kedi cırmıkları ilişti 
gözüme ve bir tebessümde çok geçmeden yerleşti yayıldı ve 
kucakladı beni senin minik kolların gibi. Bunun üzerine kalem ve 
kağıda sarılıp sana bir mektup yazmak istedim, başladım lakin şu 
teknoloji canavarı tüm acizliğiyle kuşattı ve aceleliğimden ve 
kolaycılığımdan bu yolu tercih ettim. Ama ben bir uzman kağıt belge 
çöpçüsü olarak belgeselleştşreceğim bu yaptığımı ve yıllar 
yıllar sonra sararmış ve rutubet kokusu kaplamış kağıtlardan canlı 
tanıklıklar bırakacağım sana, neden mi, cevabı çok açık , seni 
çok sevdiğimden... İnsanlar çok sevince zaman zaman saçmalarlarmış...
              Yırttığın (tırnakladığın) yerde ne gül bitti, ne de 
cennet bahçesi sadece hatırladıkça keyif veren bir tebessüm oldu.
          Öpmek için yaklaştığın ve aniden bir canavara 
dönüşüp ısırdığın burnumun sızısı çoktan yerini az önce 
bahsettiğim tebessüme bıraktı. Vücudumun herhangi bir yerinde iz 
bırakacak hertürlü yara, bere lekelerden hep kaçtım ve korktum, 
hayatımda ilk defa senin cırmaladığın izin kalmasını istiyorum 
ileride gözüne sokmak için değil tabi:) sen kocaman bir genç kız 
olduğunda sana anlatıp o günü tazelemek ve tebessümü paylaşmak 
için.
                Her doğum sancıyla açar gözlerini hayata, her 
sancı büyütür ve öğretir doğana hayatı, bu sancılar hiç son bulmaz 
çünkü dışarıda bir yaşam akıp gidiyor ve bizi de sürüklüyor 
peşinden... İşte bu sancıların en gerçeği, en güzeli ve en 
ğreticisi sen oldun benim için.. Bildiğim ve bildiğimi 
sandığım tüm sevgi hissi anlamlarını tekrar masaya yatırıp üzerinde 
düşünmemi sağladı, bir sancıyla açınca gözlerini hayata bir sancı 
saplandı işte tam oraya, sevgi böyle de birşeymiş dedirtti bana, 
böyle bir algısı, böyle bir yoğunluğu varmışı öğretti, hiç 
aklından çıkaramayacağın, hiç yok olmayacak bir duygu 
dehlizi-denizi-ummanı, her ne dersen içine aldı ve kuşattı, kuşattın 
beni. O sancı hepimiz için sancılı olacak yeni bir kapı açıyordu ama 
olmazsa olmazmış bunu anladım, iyi ki gözlerini açmışsın seni 
seviyorum
 
 

No comments: