Saturday, December 10, 2005

yol hikayesi

Eve Çirkin Gitmek İstemedim.
Ne hazin bir gündü, ama bunun böyle olacağı üç gün öncesinden belliydi. Üç gün önce! O akşam ablamı uğurladım, ılık sakin her nefisinde hoş kokular ve hoş duygular uyandıran bir akşamdı. Alacakaranlık çoktan yerini bırakmıştı geceye. Kısa bir veda, eksoz dumanı boğuntusu ve elveda... Ardından işte ben yollarda... çıktım arkadaşlarla buluştum biraz kahve, çay ve doyasıya sohbet. Geç vakit kalktık, son bir Beyoğlu turu ama bu da yetmedi hemen kendimizi sahile atmalıydık içimizin sesi böyle yönlendiriyordu, dinledik. Beşiktaş ve tekrar çay kahve molası vakit nasıl da geçmiş anlamadan eve geldik yattık yatacağız derken saat oldu 3, ertesi sabah iş, kalk Sibel 08:30 da uykusuzluk o kadar da kötü değildi gayet iyi hissediyordum ki akşam Yılmaz’la buluşup, sinemaya attık kendimizi oradan bir bira molası eve gel yat derken saat 03:00, tanrım ne hazin. Sonra yine her iş günü paniği erken kalk hazırlan ve çık ama ilginç ki o gün de zor gelmedi hiç, ne de olsa ertesi gün tatildi ve bu öyle bir enerji veriyordu ki eve gidecektim..İş çıkışı yine bir arkadaş sohbetine davet edildim, hiç kaçırır mıyım? Ama önce eve gidip hazırlıklarımı tamamlamam lazımdı. Önce bir duş sonra götürülecekler, özenle hazırlandı. Eve güzel gitmek istiyordum,saçlarımı yeni kestirmiştim yaklaşık olarak 4 yıllık uzunluk saltanatına bir makas darbesiyle son vermiştim ve bu değişiklik kutlamaya değerdi. Yeni halimi çok beğenmiştim ve herkes de beğensin istiyordum. Özellikle de annemleri uzun bir süredir görmüyordum ve onların tepkilerini merak ediyordum... işte bu yüzden güzel olmalıydım. Aklıma koyduğum gibi kuaföre gittim ve hikayenin hazin kısmına bir adım atmış oldum. Berbat bir fön darbesiyle altüst oldum. Lakin kuaför uyarmıştı “merak etme abla iner o” kendimi “kabaramazsın kel Fatma annen güzel sen çirkin” nidalarına kulak kabartan aptal bir hindi gibi hissediyordum. Her güngeçtiğim caddeden başım önüme eğik bir suçlu gibi koştur adım yürüdüm. Zaten karşı cins ile ilşkilerimde bir süredir tıkanıklık yaşıyordum, bu halimle bunu iyice bir açmaza dönüştürebilirdim. Neyse soluk soluğa ve kan ter içinde arkadaşın evine vardım, sabah olacaklara karşı hiçbir önlem almadan...sohbet uzun sürdü ve ne yazık ki yattığımda saat 03:00 idi. Sabah daha erken kalkmalı ve güzel olmak için bir takım rötuşlar yapmalıydım.Öyle de oldu saat 08:00 baykuş hızıyla açtım gözlerimi, sanki saati değil gözlerimi kurmuşum. Gayet mutlu ama yorgun banyoya yöneldim ışığı açtım işte aynanın karşısındaydım aha! O da nesi, hani inecekti, alçak adam, saçlarım yerçekiminin tüm incelikli kurallarına karşı gelerek öyle bir ayaklanmıştı ki yatıştırması epey bir zamanımı aldı ve güzel olmanın inadına berbat görünüyordum. Aynadan bana yansıyan ben değil Bestami’nin görüntüsüydü. Oysa isteğim o kadar masumdu ki sadece eve güzel gitmek istiyordum. Sabah başlayan keyifsizlik akşama doğru trajediye dönüşmeye başladı, gözlerim çöktü ve torbalar belirdi. Yüzüm o sabah ilk defa makyaj tutmadı, her şey aktı gitti... Tek masum dileğim de ellerimden kum gibi uçtu gitti... Eve yorgun ve sızılı gittim. Tüm güzelliklere inat

1 comment:

uNut said...

kızım sen kabaramayan kel fatma halinlede güzelsin...he he....